26 Şubat 2009 Perşembe

J.SEBASTİAN BACH








Dahi kemancım büyük ustam paganiniden sonra en çok sevdğim füglerine aşık olduğum keman sola sonatları her dinlediğimde adeta kendimden geçtiğim büyük usta bachtan bahsetmek isdedim umarım hoşunuza gider


J.Sebastian BACH
Müzik dünyasında Bach hanedanının fertleri arasında ondördü Jena, Anstadt, Ohrduf, Magdeburg, Mülhausen, Weimar ve Lahm'da org çalarak hayatlarını kazanmışlardı. Onikisi korolarda şarkı söyleyerek, ya da koro şefliği yaparak geçiniyordu. Biri Andstadt'ta Kont Ludwig Gunther'in aylıklı saray müzikçisiydi. Öteki Eisenach'da Saxe Dükünün sarayında müzikçiydi. Bir başkası Meiningen'de Dükün müzikçisi olmuştu. Dördüncüsü Hohenlohe Kontunun yanında çalışıyordu. Biri de Weimar Dükünün Kilise Koro şefiydi. Bach ailesinin en aşağı on üyesi koro eserleri, prelütler,şarkılar, ilahiler, süitler, fügler ve konçertolar besteleyerek müzik tarihlerinde kendilerinden söz ettirmişlerdi. İkisi ünlü birer obua'cıydı, üçü güzel viyola çalıyordu, ikisi de birer keman ustasıydı. Birkaç nesil boyunca, Almanya'nın bir çok bölgelerindeki ünlü müzikçilerin Bach soyadını taşıdıkları bilinmektedir. Barok müziği denildiği zaman, hiç kuşkusuz akla ilk gelen isimlerden birisi Johann Sebastian Bach, 21 Mart 1685’de Almanya’nın Eisenach adlı küçük bir kasabasında doğdu ve yaşamının büyük bölümünü, aynı zamanda öldüğü kent de olan Leipzig’de geçirdi. Aile soyundakilerinin tümünün müzik içgüdüsü, sanat sevgisi ve müzik yaratıcılığı hep onda toplanmıştı. 25 yaşına kadar, ailesinin katkılarıyla beraber, kendi ilgi ve çabasıyla sürdürdüğü müzik çalışmalarını, bu yaşından sonra girdiği Lueneburg Michaelis Schule für Musik’te sürdürdü. Burada üstün yeteneğiyle dikkati çekti ve kısa süre sonra bu okuldan ayrılıp Hamburg’a gitti, orada çeşitli orkestralarda org ve harpsichord sanatçısı olarak çalıştı. Aynı yıllarda, saray orkestrasında kemancı olarak da bulundu(1703). Zamanın ünlü klavye ustası Buxtehude’nin öğrencisi oldu(1705). Daha sonra, saray orkestrası orgçuluğu(1708), saray orkestrası yöneticiliği(1714-1717) yaptı. 1723 yılında Leipzig Thomas Kilisesi’ne kantor ve Leipzig Ünivesitesi Müzik Bölümü Başkanlığına getirildi ve ömrünün sonuna kadar bu görevi sürdürdü. Tüm bu yıllar içinde günde en az 30-35 sayfa müzik yazdığı bilinmektedir. Johann Sebastian Bach, ömrünün sonlarına doğru geçirdiği bir hastalık yüzünden kör olmuş, bu onu tanrıya daha çok bağlamış ve en güzel dini öğeler içeren yapıtlarını ömrünün bu son dönemlerinde vermiştir. Johann Sebastian Bach, birçok şekillerde yüzlerce eser verdi ama bunların bir kısmını kendi yakmış, bir kısmı da kaybolmuştur. Buna rağmen günümüze kadar sayısız eseri ulaşmıştır. Bunların içinde en ünlüsü Brandenburg Konçertoları’dır. J.S. Bach’ın müziğinde inanılmaz bir zeka ve akıl görürüz. Eski dini müziklerden, zamanın popüler armonik müziğine kadar, çoğu zaman bunların senteziyle, hatta kontrpunta çeşitlemeleriyle Bach’ın müziği apayrı bir dünyadır. Barok dönemi izleyen klasik dönemin ortaya çıkmasında hiç kuşkusuz en önemli isim Johann Sebastian Bach’tır. Johann Sebastian Bach, "Müzikte tek gaye Tanrıyı hoşnut etmek olmalıdır. Dinine gerçekten bağlı herhangi bir kimse, çok çalışırsa en az benim kadar başarılı olabilir" demiştir. Bach, Tanrıya gerçekten bağlanan kimselerin çok çalışmaları gerektiğine de inanmıştı. "İnsan yeryüzündeyken çok çalışmazsa, öbür dünyada Tanrının huzuruna çıkamaz" diye düşünüyordu. Ona göre hayat, uzun ve amansız bir mücadeleden ibaretti. Çok çalışmak, ağır yükü yerden kaldırıp omuzlara yerleştirmek ve Tanrının Kutsal evine bununla beraber gitmek demekti. Hayat, sadece uzun ve çetin bir mücadeleydi. Bach'ın öğrencilerinden biri, ustanın mezarı başında bir arkadaşına şöyle demişti :


"Biliyor musun, bizim ihtiyar o kadar alçak gönüllü idi ki dehasının kıymetinden bile haberi yoktu. Dünyanın onu tanıyıp değerini anlaması için aradan belki de yüzyılların geçmesi gerekecek." Gerçekten de öyle oldu...

SON SÜRAT DEVAM

Yeniden merhaba bu aralar okul çok yoğun gidiyor.3 gün öğleden sonra 2 gün sabah 7:30 da dersteyim.Okula giderken ayaklarım zor gidiyor ama o bahçeden içeriye adım atınca duygularım bir anda değişiyor ve elimden gelenin en iyisini yapmak için çabalıyorum. Hatta çoğu zaman çocuklarımla dersin nasıl geçtiğini bile anlamıyoruz bir bakıyoruz başaldık bir bakıyoruz bitirdik.Müzik odamı yapılandırma çalışmaları son hızla sürüyor henüz para toparlıyoruz sanırım sadece boya ve perdelere yeticek.Ama ihtiyaç bununla sınırlı değil beyaz dizekli tahtaya ihtiyaç var o nasıl alınacak bilemiyorum çocuklarıma karşı gayet kararlı duruyorum ama sanırım paramız çıkışmayacak.Yapım aşamalarında resimlerini sizlerle paylaşıcağım odamın bakalım hoşunuza gidecek mi?

14 Şubat 2009 Cumartesi

12 Şubat 2009 Perşembe

paganini

Ekim 1782 tarihinde İtalya'nın Cenova şehrinde doğdu. 8 yaşına basmadan, amatör bir müzikçi olan babasından keman dersleri almaya başladı. 11 yaşındayken müzik çalışmalarını ilerletmek üzere Parma'ya gittiyse de buradaki öğretmenler Paganini'ye kendilerinin yeni bir şey öğretmelerine imkân olmadığını söylediler. Bunun üzerine, çalışmalarına kendi kendine devam etti. 13 yaşındayken konser turnelerine başladı, verdiği konserlerde ağır parçaları öyle bir ustalıkta çalıyordu ki dinleyiciler, gözyaşlarını tutamıyorlardı. Halk arasında Paganini hakkında çeşitli söylentiler yayılmaya başladı. Büyük kemancının şeytanla arkadaş olduğu, yayını şeytanın ona verdiği sihirli kuvvetle kullandığı söyleniyordu.Kemandaki değişik tekniği iskelet sistemiyle alakalı Marfan Sendromu sonucunda oluştuğunu ölümden sonra iskeletini inceleyen doktorlar ortaya koymuşlardır.
Paganini şöhrete kavuştuktan sonra son derece lüks bir hayat sürmeye koyulmuştu. Çok fazla para kazanıyordu, çok kumar oynuyordu. Bir keresinde bir kemanını kumar masasında rehin bırakmış, bir konserde keman çalması gerekince bir başka meslektaşından ödünç keman istemek zorunda kalmıştı.Kumar tutkusu onu 1838 yılında Paris'te bir kumarhane açmaya kadar götürmüştür. Ancak bu girişimi başarısızlıkla sonuçlanmıştı.
Livorno’da verdiği bir konserden sonra bir Fransız tüccar kendisine Guarnerius yapımı olağanüstü bir keman hediye etti. Paganini hayatı boyunca bu kemanı çaldı. Bu keman halen Cenova’da saklanmakta ve sergilenmektedir.
1825 yılında beraber turneye çıktıkları Antonia Binachi'den Cyrus Alexander adında bir oğlu olmuştur. Her nekadar oğlunun annesiyle evlenmese de ömrünün sonuna kadar oğlundan ilgisini esirgememiştir.
Paganini belli başlı eserleri arasında keman için 24 cappricio, keman ve orkestra için iki konçerto, ayrıca çeşitli keman parçaları vardır.
Paganini, 27 Mayıs 1840'da Fransa'nın Nice şehrinde gırtlak kanserinden öldü, ölmeden önce günah çıkartmayı kabul etmediği için, uzun yıllar boyunca ölüsüne gömülecek yer verilmeyen müzisyen İtalya'nın Parma şehrinde gömülüdür. İtalyan Posta İdaresi 1982 yılında, doğumunun 200. yılı anısına bir hatıra pulu bastırmıştır.Klaus Kinski kendi çektiği ve başrolünü oynadığı "PAGANINI" filminde ünlü virtüözün hayatını anlatmıştır.Bir kemancı olarak büyük ustanın haytına eğilmek istedim.

müzik odam









tatil başladı ve bitti derken bir okul haftasını daha geride bırakmanın gururunu yaşıyorum içimde.Bu hafta öğrencilerimle sohbet ederek yeni dönemde nasıl ders işleyeceğimizi anlatarak ve müzik odasını nasıl adam gibi yaparız diye tartışarak geçti.Müzik odasına acilen el atmam lazım okulun bunun için gerekli parası yok ve haliyle iş bana veçocuklarıma düşüyor(bu arada çocuklarımın her biri 18 yaşında:)))nasıl yapsan ne renge boyasam bilmiyorum zaten çok küçük hatta çok çok küçük bir oda.ilk iş tebeşirli olan yazı tahtasını derhal beyaz dizekli yapmak(çok pahalı nasıl olacak bilmiyorum)duvarları açık bir renk istiyorum ama yinede kararsınım,perdelerin nasıl olması gerektiği konusunda bir fikrim de yok.neden dekorasyon işlerinde bu kadar beceriksizim ayrı muamma.Neyse bir şekle sokmak için bütün kapasite düşünüyorum

6 Şubat 2009 Cuma

tatil bitiyor:(((

başladı derken bitti:(( son iki günüm sonra tekrar hummalı bir koşuşturma içine gireceğim.En çok ta oğlumdan ayrı geçireceğim zamanlara yanıyorum çocuk evde olmaya başladıktan sonra bana anne demeye başlamıştı.İlişkimiz dahada kuvvetlenmişti.Şimdi onun için bakıcı teyzesiyle geçireceği günler yeniden başlıyor,çok şükür ki öğleden sonraları evdeyim.Ama o yorgunlukla öğleden sonralarımda eriyip gidiyor.5 ay daha sabretmeli sonra iki buçuk ay tatil.Çok mu karamsarım bilmiyorum ama oğlumla yaşadığım her saniyeyi birlikte geçirmek istiyorum.Bende çalışan anne çocuğuyum ama çalışan anne olmak daha zormuş.