30 Ocak 2009 Cuma

iyi uykular






oğlum içeride mışıl mışıl uyurken banada bir ağırlık çöktü.Yatmaya gitmeden önce bir kaç yatak resmi gözüme ilişti keşke içinde olsaydım dedirtecek yataklar...


kocaman bir buket

Dün akşam oğlumla otumuş oyun oynuyorduk.Birden kapı çaldı babamız geldi zannederek kocaman bir seremoniyle kapıya koştuk.Kapıyı açıpta ne görelim karşımızda kocaman bir buket hatta saksılı bir buket. Tanrım ne ince kocam var diye düşündüm.Uzun zamandır işlerimden dolayı bana zaman ayıramamış ve hemen bana çiçek yaptırmış.Al sana çiçek çiçekçi yüzümün ifadesinden anlamış olmalı pis pis sırıttı ve pardon karşı komşunuz evde yokta size bıraksam acaba verirmiydiniz dedi.TA TA TA TAAAMMM o an yaşadığım sarsıntıyı düşündükçe içim titriyor bende kendimi en azından karşı komşum adına mutlu olduğum için avuttum.Sadece bir kez ve son kez yazmak istedim Oo hayal kırıklığını İlgililere duyrulur!

29 Ocak 2009 Perşembe

güler teyzenin kurabiyesi


Şimdi şöyle başlıyalım isimden; annemin bir adeti vardır ne olursa olsun pastanın adı annem aldığı kişinin ismini verir bende bu tarifi yan komşumun annesi güler teyzeden almıştım o yüzden de adını güler teyzenin kurabiyesi koydum.Yumuşacık harika bir tarif şimdiden ağzınızın tadı yerinde olsun
Malzemeler:
1 paket margarin
2 yumurta
1 su bardağı pudra şekeri
yarım kilo buğday nişastası
1 paket kabartma tozu
1 avuç un

bütün malzemeyi bir kapta yoğurun(harç katı olmayacak)
fındık büyüklüğünde parçalar kopartıp 200 derece önceden ısıtılmış fırında pişirin

afiyet olsun ağzının tadı yerinde olsun

çok hoşuma gitti pek tebessüm edesim yok tu iyi geldi

28 Ocak 2009 Çarşamba

TATİLLLL

Oleyy
Tatile çıktım sonunda şu milli eğitim bakanlığıda olmasa ne olurdu acaba:))Koskoca altı ay çocuklarımız vızır vızır ders çalışmaktan çok yorgun düştüğü için yarıyıl tatilimiz başlamış gözüküyor vatana millete en çok ta bana hayırlı olsun:))En azından 15 gün 1.5 saatlik okul yolunu zorluklar içinde gitmiyor,sabahın köründe (karanlığında demek daha doğru olur) 671 buca otobüsünü beklemek zorunda olmayacağım için ve dönüşüm 2 saati bulmayacağı için,sabah oğlumun istediği saatte (sıkıysa kendi istediğin saatte uyan)onun yumuş yumuş koynunda uyanacağım için,yayıla yayıla keyif yapıp etrafa anlamsız boş boş gülücükler atacağım için çok mutluyum.Bütün öğretmen arkadaşlarımın ve sevimli mini mini yavrucaklarımın tatili kutlar(oda nasıl bişeyse bayram mesajı gibi oldu)bol kahakahalı ve large tatiller dilerim

süper aksesuarlar bunlar







Bu sıradışı ayakkabılar siyah bir gece elbisesinin altında çok şık duracaklar bence:))










Çok sevimli ve sık olduğunu düşündüm nasıl ama?















Ve bu şapka inanılmaz derecede zarif



















27 Ocak 2009 Salı

Ayakkabım







işte bu ayakkabılara bayıldım ayakkabı denildin mi nedense çok yüksek topuklu olmalıymış gibi geliyor bana.Umarım hoşunuza gider:)))




BİR FİNCAN KAHVENİN


Bu mudur?Evet bence kesinliklikle dinlenmenin mola vermenin en güzel yanı budur.Sıcacık köpüklü büyük fincanda bir bardak kahve.Ben kahcemi öyle minicik fincanda içmekten hiç haz etmeyen insanlardanım tam kahvenin tadını alacakken bir de bakmışsın bitmiş.Evde yaptığımda bilhassa kendime kocaman bir kupada yaparım ve her yudumun o sıcacık tadına vara vara içerim kavemi işte sıcacık kahvenin osmanlı öyküsü hepinize sıcacık afiyet olsun...
Kahvenin Osmanlı İmparatorluğuna geliş tarihi kesin bilinmemekle birlikte, Tarihçiler tarafından, ilk defa 1519 yılında I. Selim'in Mısır seferinden sonra İstanbula geldiği belirtilmektedir.Kahvenin gelmesi ile ilk kahvehanenin açılması arasında yaklaşık 30 yıl vardır (1551). Kahve özellikle Mısır ve İskenderiye'den Eminönüne gelmekte idi.Başlangıçta özellikle gelir düzeyi yüksek ve okuryazarlar tarafından tüketilen kahve, hızla tüm İstanbula yayılmış ve çok sayıda kahvehane açılmıştır. Kahvenin toplumsal özelliği burada da ortaya çıkmıştır. Özellikle dindar çevreler, kahvenin insanları biraraya getirici ve camilerden uzaklaştırıcı etkilerinden korkarak, kahveyi yasaklamaya çalışmıştır. Örneğin Kanuni Süleyman döneminde Şeyhülislam Ebusuud Efendi, kömür derecesinde kavrulan maddeleri içmenin haram olduğunu söyleyerek, kahveyi yasaklamıştır. Bunu izleyerek III. Selim, III. Murad ve I. Ahmet dönemlerinde de (15-16. yy.) yasaklar gelmişse de bunların hepsi kısa ömürlü olmuştur. Evliya Çelebi'ye göre XVII yy.'da İstanbul'da 55 kahve dükkanı ve 300 kahve deposu vardır. Bu ticarette özellikle Mısır tüccarları rol almaktadır. Kahvenin aşırı tüketimi, kahve ticaret yollarındaki engeller, 17. yy'da kahvenin pahalanmasına, vergilendirilmesine ve özellikle Eminönündeki fırınlama tesislerinde Yeniçeriler tarafından kahveye nohut vb. karıştırılmasına yol açmıştır. Bunun üzerine kahve kontroluna denetim getirilimiş ve Mısır Çarşısı esnafı bu görevde önemli rol almıştır. 18 ve 19. yy'da ise kahve ticareti tüccarlardan, büyük şirketlere geçmiştir. Kahvenin, İstanbuldaki bu yaygınlığı, bir süre sonra kahvenin Avrupaya geçmesine yol açmıştır. Ve size birde değişik ama çok lezzetli bir kahve tarifi kışın soğuk günleri için mükemmel bir lezzet
Kahve, tarçın ve elma suyu: -->
Sonbahar Kahvesi
Yapması çok zor olmayan değişik bir kahve tarifi:
1/4 kap (cup) kahverengi (esmer) şeker 1 kap elma suyu 1/4 kap filtre (ground) kahve 1/4 kap tarçın 3 kap su
Filter kağıdının ya da sabit filtrenin olduğu ve kahve koyduğunuz göze kahve ve tarçını koyup karıştırın. Soğuk su gözüne suyu koyun. Kahvenin damladığı cam kaba ise esmer şekeri koyun ve üzerine elma suyunu ekleyin.Kahve makinasını çalıştırın ve her zamanki gibi kahvenizi yapın. Kahve damlaması tamamlanınca biraz karıştırın ve eğer isterseniz üzerine biraz tarçın tozu
serpin. Afiyet olsun...

minik, koca yürekli ismail efem


Tam bir yıl geçti.Acısıyla tatlısıyla.Acısıyla diyorum çünkü 1 yılda deliksiz uyuduğumu hiç hatılamıyorum.Enson Ankarada bir doktora bebeğimin uyuması için bir çare yokmu demiştim ve malesef hüsranla çıkmıştım hastaneden.Artık çok şükür atlattık o günleri.Önceleri ayakta sallayarak uyuyan bebeğim artık sadece yanıma uzanıp saçlarımla oynayıp uyuyor.Bir çok sözcüğü söylüyor en azından ne istediğini anlatıyor.Benimle iletişime geçtiğinde çok mutlu oluyor.Mesela anne artık ağzından çok ney çıkıyor 1 ay önce adde diyen bebeğim artık anne diyor.File pil pile lil arabaya enen desede artık anlıyorum ne demek istediğini.En sevdiği yemeği lavlav yani pilavın ardından top yani bezelye onu takip ediyor.Bu aralar msn deki göz kırpmalara takmış durumda.İşi gücü onları izlemek ve taklit etmek.Birde evde pastel boyalarla yaptığı sanatsal soyut çalışmalar var tabiki:))bence bebeklerin her dönemi onlarla güzel dakikalar geçirmeye değer iyi varsın iyiki bizim bebeğimizsin seni çok seviyorum ismail efem

26 Ocak 2009 Pazartesi


bende istiyoruummm


tam benlik bir koltuk